Bu aralar çok konuşulan dizilerden biri olan The Platform ‘un konusunu eşimle birlikte az çok biliyorduk. Bu yüzden diziyi izlerken başka bir planımızın olmadığı, boş olduğumuz, karnımızın tok olduğu bir zaman aralığı seçmeye çalıştık ve dün gece filmi izledik.
The Platform Hakkında
İspanyol yapımı distopik bir film olan The Platform, 1 saat 34 dakika sürüyor. Öz Yönetim Merkezi adı verilen, 300 küsür kattan oluşan ve yeraltına doğru inen bir yapı düşünün, her katta 2 kişi kalıyor, sadece yatak ve açık, ortak bir lavabo-tuvalet köşesi var. Her katın merkezi, apartman boşluğu gibi. Merkezde, en üst katta üzerine envai çeşit yemeğin yerleştirildiği, sırayla aşağı doğru her kata uğrayan, her katta 2 dakika duran ve açgözlü insanlar yüzünden bir süre sonra üzerinde yemek kalmayan bir platform var. Daha yüksek numaralı kat, daha aşağıdaki bir katta olduğunuz anlamına geliyor; yani 0 zemin kat, onun altı 1. kat, onun altı ise 2. kat… Böyle gidiyor. Bir noktadan sonra platformda değil yemek, kırıntı bile kalmıyor ve eğer daha yüksek numaralı bir kattaysanız, aç kaldınız! Belirli periyotlarda Öz Yönetim Merkezi’ne uyku gazı salınıyor, tüm mahkumlar uyutuluyorlar ve farklı bir katta, farklı bir kişiyle uyanıyorlar.
İnsanlar işledikleri suç sebebiyle ya da tamamen gönüllü olarak Öz Yönetim Merkezi’ne girebiliyorlar, ve içeri girerken de yanlarına sadece 1 tane nesne almalarına izin veriliyor. Başroldeki Goreng adlı karakter, Öz Yönetim Merkezi’ne sigarayı bırakmak ve bir diploma almak için gelmiş ve içerde sıkılmamak için yanına 1 adet kitap almış mesela – ancak içerde işler Goreng’in beklediği gibi yürümüyor.
The Platform – Yorum
Uzun zamandır izlediğim ilk distopik film olan The Platform, başarılı bir film olmuş. İzlemeden önce bunun distopya olduğunu bilmek önemli, filme günlük hayattaki değer yargılarıyla bakarsanız, birçok mesajı kaçırırsınız. Dizide özellikle adalet, sınıf ayrımı, tüketim toplumu ve toplumsal bilinç eksikliği konularında birçok mesaj bulacaksınız. Hayat söz konusu olduğunda insanın nasıl vahşileşebileceğini, din gibi soyut kavramların nasıl etkisiz kalabileceğini göreceksiniz.
Distopya sevenlerin mutlaka izlemesi gereken bir film.